Her resmi kurumun 657 ve 4857'ye tabii çalıştırdığı memur ve işçi personelleri vardır. Bunlar tüm özlük hakları bu sayılmış olduğumuz kanunlarla belirtilmiş olan personelleri ifade eder.
657 sayılı kanuna tabii olarak görev yapanlar memur olarak ifade edilir. Yardımcı Hizmetler Sınıfı, Genel İdari Hizmetler Sınıfı, Teknik Hizmetler Sınıfı başta olmak üzere Sağlık çalışanları, TBBM çalışanları, bakanlar, müsteşarlar, askeri kadrolar tüm bunlar kamu sektöründe hizmet eden kişilerin unvanlarına karşılık çalışmaları için oluşturulmuştur. Tüm bu görevlere atanma şartları da ayrıca 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirtilmiştir.
Bir diğeri olan 4857 sayılı Kanuna tabi çalışan grup ise işçi olarak adlandırılır. Bu kanuna tabi görev yapanlar kamuda 657 dışında görev tanımı yapılmamış tüm alanlarda istihdam edilebilmektedir. Bu statüde görev yapan personelin özlük hakları 657'ye göre daha geniştir. Ancak görevde yükselme gibi bir durum olmadığı için genelde özlük hakları yani aylık maaşları daha iyi olmasına karşın üniversite mezunu insanların pek tercih etmediği de ortadadır. İşçi olmak sendikal haklara sahip olmakla aynı şeyi ifade eder durumdadır ülkemizde çünkü işçi sendikaları sosyal hak anlamında güçlüdürler. Hem kamu hem de özel sektördeki işkollarına bağlı çalışan personellerin oluşturduğu güç onların bazı haklar konusunda güçlü konuma geçmelerine sebep olmuştur.
Aynı şekilde bakıldığında büyük firmalarında daimi işgücü olarak çalıştırdığı personelleri bu kapsamda değerlendirilmektedir. Örneğin Sabancı Koç Vestel vb. büyük ölçekli üretim yapan firmaların özellikle uzmanlığına ihtiyaç duyduğu bazı unvanlarında çalışanlarda aynı şekildeki haklara sahiptir. Bu da şu sonucu ortaya çıkarır ki sendikal haklar ve kanunla çizilmiş görevlerde çalışan personeller uzun vadeli iş garantisine hakim olarak çalıma hayatlarına devam edebilecektir.