Acıbadem Eskişehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gözde Gence, kanser ve beslenme konusunda açıklamalarda bulundu.
e karaman haber sitemizin edindiği bilgiye göre, Gence, alkolün kanseri tetiklediğine dikkat çekti. Bitkisel destek ürünlerinin de kanser hastalarına zararlı olabileceğini aktaran Gence, “Alkol kanseri tetiklemektedir. Az miktarda bile olsa alkol kanserojen etki gösterir. Tüketilen alkolün çeşidinden ziyade günlük tüketilen toplam alkol miktarı önemlidir. Kanser hastalarında bulantı ve kusma besin alımını azaltmaktadır. Bu yüzden besin alımı küçük porsiyonlarda olmalı, kokmayan besinler olmamalı. Keskin kokulu yiyecekler mide bulantısını daha da tetikleyecektir. Yiyecekler oda sıcaklığında olduğunda daha iyi tolere edecektir. İshali olan kanser hastalarında ise sıvı alımı artırılmalı, posalı yiyecekler azaltılmalıdır. Yağlı ve gaz yapıcı besinler tüketilmemeli. Kabızlık olan hastalarda ise sıvı alımı ile birlikte posa artırılmalı. Tedavi sırasında herbal rünler kullanmayınız. Bitkisel destek ürünleri tedavinizi olumsuz etkileyebilir. Fayda sağlanmaya çalışırken kendinize zarar veriyor olabilirsiniz” dedi.
“Uygulanacak tedavi ne olursa olsun ideal kiloyu korumaya çalışmak gerekir”
Gence, kanserin, hücrelerde DNA hasarı sonucu hücrelerin kontrolsüz veya anormal bir şekilde büyümesi ve çoğalması olduğunu kaydetti. Gence, “Kanser genetik olabileceği gibi yüksek oranda çevresel etmenlerden kaynaklanmaktadır. Çevresel etmenlerin en başında ise sigara kullanımı gelmektedir. Sigara dışında en önemli nedenler ise; sağlıksız diyet düzeni, fiziksel aktivite azlığı, kilo problemi riski artırmaktadır. Sağlıklı olmayan beslenme alışkanlığı ise kilo problem obeziteye neden olmaktadır. Obezite de kanser reskini artırmaktadır. Kanserli hastaların yarısından çoğunda kilo problem ve iştahsızlık görülür. İştahsızlık ve kilo kaybına sıklıkla erken doyma hissi ve tat alma bozuklukları eşlik eder. Kanser tedavisi sırasında yeterli ve dengeli beslenme daha büyük önem taşır. Beslenmenin; kendinizi iyi hissetmenizi, kilo kaybı yaşamamanızı, vücut direncinizin düşmemesini enerjik hissetmenize neden olur.Tedavi sırasında iyi beslenerek yüksek dozda ilaçlara karşı direnebilirsiniz. Uygulanacak tedavi ne olursa olsun ideal kiloyu korumaya çalışmak gerekir” dedi.
“Tedavinin oluşturduğu etkilere karşılık yeterli ve dengeli beslenin”
Tedavinin oluşturduğu etkilere karşılık yeterli ve dengeli beslenilmesi gerektiğini aktaran Uzman Gence, “Toksinlerden bol sıvı ile kurtulun. İlaçların zararlı etkilerini azaltmak için sıvı tüketimini artırın. Sıvı alımını bazen mide bulantısını artırıcı olabilir. Böyle durumlarda kıvam artırıcılardan faydalanılabilir. Suyunuzu meyveler ile tatlandırabilirsiniz. Nane mide bulantısını baskılayacı olacaktır, nane yaprakları ile suyunuzu hazırlayabilirsiniz. Aşırı mide bulantısında ise meyveleri küçük parçalar şeklinde suyla karıştırarak buz kalıbına koyabilirsiniz. Hem sıvı almış hemde meyve tüketmiş olacaksınız. Rengarenk beslenme, her zaman tükettiğiniz meyve ve sebzelerde değişiklik yapın. Her besinden alacağınız vitamin ve mineral birbirinden farklı olacaktır. Tek tip beslenmek yerine günde 5 porsiyon sebze ve meyve tüketiniz. Tam buğday ürünlerini tercih edin. Kan şekeri dengesizliğnizi olabildiğince azaltmakta fayda var. Glisemik indeksi düşük beslenme düzeniniz olsun. Tütsülenmiş ya da nitrit ve nitrat eklenmiş etlerde, salam, sosis, sucuk ve hamburger gibi hazır gıdalarda kanser yapıcı kimyasallar daha çok biriktiğinden kanser oluşma riski daha fazladır. Konserve ve işlenmiş etler yerine taze besinler tüketin. Şekerli ve tuzlu besinlerden uzak durunuz. A,C,E vitaminleri, likopen, kalsiyum ve folikasit yönünden zengin beslenme programı hazırlanmalıdır. Antioksidanlar doğal ilacımız olmalıdır” diye konuştu.
Kanserden korunmada beslenme esasları
“Kanserden koruyucu besin tüketiminde günde en az bir kez kuru baklagillerden bir porsiyon ve tam tahıl ürünlerinden bir porsiyon tüketmek önerilmektedir” diyen Gence, beslenme esaslarını ise şöyle anlattı:
“Tam tahıllar, baklagiller, meyveler, sebzeler, kuru yemişler ve çekirdekler zengin lif kaynaklarıdır ve kanserden koruyucu diyetin başlıca bileşenleridir. Diyetteki tahılların uygun koşullarda saklanmasına dikkat edilmelidir. Saklama koşulları uygun olmazsa aflatoksin birikimi kanserojen olarak ortaya çıkıp kanser riskini artırabilir. Kanserden koruyucu bir diyetin en önemli özelliği her gün en az 2 porsiyon meyve, 3 porsiyon sebze içermesi olmasıdır. Meyve ve sebzeler vitamin, mineral, lif içeren gıdalardır. Sebzelerin yarısı çiğ olarak tüketilmelidir. Salata veya sebze suyu şeklinde tercih edilebilir. Tabii ki taze sebze ve meyveler mevsiminde tüketilmelidir. Tüketirken dikkat edilmesi gereken meyve ve sebzelerde çeşitliliği sağlamaktır. her gün elden geldiğince değişik sebze ve meyve seçilmelidir. Sebze ve meyve alımı kanserden koruyucu gıdaların alımını sağlamasının yanı sıra kilo kontrolü ile obezitenin ortaya çıkmasına engel olarak da kanser riskini azaltmaktadır. Özellikle yağlı etler ve işlenmiş kırmızı et tüketimi sınırlandırılmalıdır. İşlenmiş kırmızı etin işlenmemiş kırmızı ete göre riski biraz daha fazla artırdığını göstermektedir. Etin hazırlanma şekli önemlidir. Etin içinde karsinojen birçok madde mevcuttur. Pişirilme ve saklama koşullarına göre serbest radikaller oluşturarak DNA hasarına, yine etin işlenmesi sırasında kullanılan nitrit/nitrat ve tuzlar nitrozamine dönüşerek DNA hasarına yol açabilir. Kırmızı et sınırlandırılarak yerine balık, tavuk ve kuru baklagiller tercih edilmelidir.”
Besinleri hazırlarken bunlara dikkat
Gence, besinlerin nasıl hazırlanacağından da bahsederek, “Sebzeler suda bekletilmeden önce, vitamin kaybını engellemek için, yıkanıp sonra doğranmalı ve yağda kızartılmamalıdır. Kuru baklagiller iyice yıkandıktan sonra haşlama suları dökülmemelidir. Taze meyveler iyice yıkanmalı, kesildikten sonra bekletilmemelidir. Etler, hafif sıcaklıkta uzun sürede pişirilmelidir. Besinler nemli ortamda saklanmamalıdır. Yemekler az yağla pişirilmeli, et yemekleri yağ eklenmeden kendi yağları ile pişirilmeli, kızartma, kavurma gibi pişirme yöntemleri yerine haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir” ifadelerini kullandı.